Hakkımda

Fotoğrafım
İçinden geldiği yöne gitmek , düşünmeden yazmak hiç kolay değildir.. İçinden geçenlerin şerefine...

28 Aralık 2009 Pazartesi

kaplumbağa olmak isterdim..


koskocaman gezegende tarifsiz bir yabancılık çekiyorum..öyle böyle diğil,anlatılır gibide diğil..yazı ile anlatmak zor belki mim ile daha kolay olabilirdi..önce kendi yaşadığım duvarların içinden yayılıyor bu duygu herşeyi etkisi altına alan kocaman ışınlar gibi yayılıyor evin içine sonra oradan insanların yüzüne vuruyor...evin kapısını açıyorum bir adım atıp biter sanıyorum..yüzlerce merdiveni belkide bir nefeste ezip geçiyorum...birazdan dışarda olmanın güveniyle,mutluluğuyla sokak kapısını tek hamlede ardına kadar açıyorum..bütün atalarımın özlü sözleri beynimden ışık hızıyla geçiyor..denize düşen yılana sarılır,yağmurdan kaçarken doluya tutulmak...bütün gördüğüm yüzlerde aynı ifade,aynı tepkisizlik,aynı yılmışlık hepsi birbirinin aynı...ozaman ne olmak istediğimi sordum kendime..kaplumbağa..evet ben bir kaplumbağa olmak istiyorum..bir kabuğum olsun hiçbirkoşulda beni terk etmeyecek asla yabancı olmayacağım,sanki yüzyıldır içinde yaşadığım bir ev...ama istediğim zamanda bırakıp gidebileceğim,geri döndüğümde aynı yerde bulabileceğim hep aynı hep tanıdık bir kabuk...

neden hep insan olmanın erdemli,kutsal,üstün,mükemmel olduğunu düşündük..yada düşündürüldük...bütün bildiklerimizin,bütün geçmişimizin,geleceğimizin,şuan nerede olduğumuzun tahlilini yapmalıyız..o çok erdemli saydığımız insanlığımıza ne oldu?nasıl da böyle olabildik..nasıl aynı evin içerisinde nefes alabilirken birbirimizin acısına ortak olmadık,sevincini paylaşmadık...ayrı ayrı odalarda eğlenceler edindik kendimize..ekrandakilerle arkadaş olup klavyenin tuşlarına basarak dertleştik..belkide o esnada başka odada oturan annemiz intihar etmeyi düşünürken, biz onun ölmesini içimizden geçirdik...ve sadece o anda ortak bişiy hissettik..kocaman bir boşluk,midemize inen bir yumruk zavallı bir yanlızlık...sonra yine döndük bizi gerçekten uzaklaştıran oyuncaklarımıza...ve hiçkimse gerçekten ne hissettiğini birbirine anlatamadı,kendini açamadı.anne yemek yaptı,baba işe gitti faturaları ödedi,ve kurallar koyuldu sonra kurallar çiğnendi..baba anneyi dövdü,çocuk gördü,çocuğun gözleri o anda kör oldu..baktı ama görmedi,artık hiçbir tepki vermedi..sonra hiç konuşmadılar..aynı günü aynı geceyi aynı yılları paylaştılar,zorunlu mecbur yılları zindan günlerini..kimse kaçmaya cesaret edemedi,kimse özgürce bağıramadı,haykıramadı..hep sustular..farkında diğillerdi yıllar önce ölmüş olduklarından...

13 Aralık 2009 Pazar

iyiki doğdun sevgilim....


Soğuk bir akşamdı gecen den tek çıt yoktu…her şeyde bir sükunet hakimdi ve huzur..karanlığı yararcasına,kendi ışıklarını saçarak,ben buradayım,artık bende varım dercesine biri vardı hayat yoluna..şimdi çok eski gibi görünsede aslında taptaze canlanabiliyor o tarih insanın gözünün önünde.ben yoktum yanında o yıllarda ama sanki her anını görmüş, yaşamış bilmiş gibiyim..gözlerimi kapatıyorum ve seni görüyorum,sen yavaş , yavaş hayata büyüyorsun gitgide yükselerek,bana koşuyorsun..ben sadece bekliyorum, bekliyorum..seni gördüğümde daha ondokuz yaşındaydın,gözlerinde yine parıl parıldı,her zaman olduğu gibi içi gülüyordu..ozaman bile insanlara tuhaf bir mutluluk,yaşama sevinci yayıyordun….okadar coşkulu ve hayatı ,insanları seviyordun ki…öyle güvenmiştin ki sevginin gücüne…şaşırmıştım insanları bu kadar çok sevebilmene,hayata olan bağlılığına….yıllar geçti üzerinden,seni tanıyalı koskocaman altı yıl oldu..aslında sen hiç değişmedin hala aynı içi sevgiyle dolu tayfun…ama yepyeni duygular eklendi sana,o duygularla daha bir büyüdün…bu dünyada milyarlarca insan var oldu,ve yok oldu….silinip gittiler..bazıları hiçbir iz bırakamadı,belki bir gölgeleri bile olamadı..ama sen her adımında,yürüdüğün her yolda,tanıştığın her insanda,söylediğin her sözde bir iz bıraktın..dünyaya iyiki gelmişsin,neden var olduğun okadar Gerçekçi..seni çok seviyorum sevgilim,sonsuza dek birlikte olmak dileğiyle…

4 Aralık 2009 Cuma

insana,hayvana,ota,boka,varlığa ,yokluğa dair hiçbirşey bana yabancı diğildir...hissettiğim herşey tanıdıkdır mutlaka..ben dünyanın sadece insanlar içine sıçsın,savaşsın,gülsün eğlensin,bunalımlara düşsün,sonra zevke gelsin,hayatın tadını çıkarsın,vahşet yapsın,onu bunu öldürsün,yada hiçbirişe yaramadan taş gibi donsun kalsın,işine gelince barış yapsın ona buna açılım larda bulunsun bunun gibi birsürü rezillik için var olduğunu düşünüyorum..dünya bu,hayat bu...ve biz yaşamak zorundayız,en zoruda bu yaşamaya çalışmak başka bir alternatifin yok..yaşamak bir sanat....

26 Kasım 2009 Perşembe

kıvırçık saçlı,çıngıraklı koça...



dışımdaki ve içimdeki bilinmemezliğe doğru giden iki ayrı yolda ilerliyordum..dışımdaki yolda saçları kıvır kıvır mahsun yüzlü bir koça rastladım..onunla uzun uzun dertleştik..ben konuştum o dinledi o konuştu ben saçmaladım...kaderine razıymış,bilenmiş bıçaklara,gözü kapalı uzun yolculuklara,ezan seslerine,tekbirlere,ölümün soğuk nefesine..ben kuzuydum çok önceleri bizim sürüyle köyde otlaklarda melerdik..bizim küçük yusuf vardı çoban..o otlatırdı bizi..dilsiz bir oğlandı..ama o konuşurdu bizimle hemde öyle bir konuşurdu ki başımızı şişirirdi...o mera senin bu otlak bizim dağ tepe gezer dururduk...kaç bayram öncesinde bizim sürü eksildi...hiç birşeyin tadı kalmaz oldu..küçük yusufta aldı başını gitti..birdaha haberini almaz olduk..lal olan dilleri açılmış..şarkı söylermiş şehirlerde diye duyduk..küçük yusuf diye plakları doldurmuş şehirleri...bende de şehir özlemi başladı bana bu köyler dar geldi,koşarak varırım diye düşündüm,belkide yusufu bulurum...kocaman bir koçtum ben bana hiç bir yol dayanmazdı..sonra beni süslediler püslediler,kınalar serptiler sırtıma,ziller taktılar kulaklarıma...bindik bir kamyona,tıngır,mıngır yollarda bir o yana bir buyana..içersi karanlık göz gözü görmüyo..ama içimden bir ses şehre varıcaz diyo..belkide yusufu görürüm..iki el gördüm havada el sıkışmışlar verdik vermedik,aldık almadık...sattık ,satmadık...hayrını gör..kandırılmışmıydım?bu şehirmiydi?süslü püslü bir eve vardık....küçük bir çocuk geldi yanıma ama yusuf diğildi..gözlerimin içine ağlayarak bakıyordu güzel oğlum diyip başımı okşuyordu..neolur sen ölme,sen gitme...ben bakarım sana ,burda kal..bu ev koskocaman,baba ne olur kalsın..kalamaz o yarın kesilicek,doğanın kanunu bu...boynumdaki çıngırağın sesi beynimi oyuyor,siyah beyaz dünyam daha da kararıyor,hayallerim bitiyor..hiç düşünmemiştim yolumun bu kadar kısa olduğunu..ayrılık,kimden ayrılıyorumki,benim hiç olmamış olan bir dünyadan...kaderime razıyım,bilenmiş satırlara,besmelelere,ağlayan çocuklara,gayretli babalara,yufka yürekli annelere....dışımdaki yol buraya kadardı,dünya dışardaydı,gölgem dışardaydı...bütün kötüler dışardaydı..içimdeki yol sıcak bir havuz gibi beni koynuna aldı,uykumdan uyandım..

2 Kasım 2009 Pazartesi

kadın ve unutuş


kadın,yaşlanmış yüzünün verdiği ağırlığı hep hissetti..başının üstünde birbirine karışmış,dilleri ileriye fırlamış,gözleri yuvalarından fırlayan yüzlerce başla yaşadığını düşündü.yüzündeki çizgileri,buruşmuş ağzını,sarkmış göz kapaklarını düşündü.ağzının içinde çürümüş hissi veren dilini damaklarına değdirdi,yine dişlerinin olmayışını farketti ve üzüldü.belkide artık olmamalıyım diye düşündü.birtürlü varlığını hatırlayamıyor yada kendini biryerlere koyamıyordu..onun yürüdüğü sokaklarda kimse yürümüyor,oturduğu kaldırımlarda hiç bir kedi miyavlamıyordu..varlığı bir gölge den ibaretti..onu seven ona dokunan kimse yoktu..hayatında hep olmayanlar ve olamadıklarıyla yaşıyordu..hiç var olmamış biri gibi,onca geçen yılların,yaşadıklarının bir hükmü yoktu artık..sanki onları kendimi yaşamıştıki?otobüs durağındaki kendi görüntüsüne baktı...hiç birşey görünmüyordu..

11 Ekim 2009 Pazar

kolajlarım...

insan psikolojisi,delilik,dibe vuruş,çöküş,varsayımlar,yok oluşlar,hayaller,gerçekler,düşünceler..... insan garip bir yaratık,herşeye okadar yakınki..bir adım geri gidiyor hayatı kararıyor,yada bir adım atıp hayatın çok başka bir yerinde duruyor...insan beyni herşeyi kendi kurguluyor,ne olmasını istiyorsa o oluyor..biliyorum beni yöneten düşüncelerim yada başkalarının iyi yada kötü düşünceleri...insan deliliğe yakın bir varlık o ince görünmez bir çizgi....burada kısa kısa kolaj şeklinde insana dair duyguları yazdım...yazmaya da devam edicem belki ilerde yazdıklarıma kendi çektiğim fotoğraflar da eşlik eder...şimdi bir yolculukdayız sadece tımarhane yolculuğunda..kim akıllı kim deli?bilmiyorum....

yüz,100,yüzmek,derisini yüzmek...............






insanın kaç yüzü olabilir?ben varım,ruhum var,yüzüm var,yüzsüzlüğüm bide ikiyüzlülüğüm var..insanın çeşit çeşit yüzü olsa,hergün başka başka taksa onları,ayırd edebilirmisiniz birini diğerinden...bilmem ,ben ederim..maskeler,renk renk,çeşit çeşit,allı,pullu,soylu,soysuz,asil,mutlu,mutsuz,çılgın,duru.........hergün birini takıyor,fırlıyor sokaklara,içindeki öfke,kızgınlık,acı,yanlızlık hiçbiri yansımıyor yüzüne..maskenin altında ne var,kim var?bilmek istermisin? bugün hesaplaştı kendinle,ilkdefa onu maskelerinden arınmış,şeffaflaşmış olarak gördüm okadar saydamdıki bir tarafından bakınca sanki diğer tarafını görebilirdiniz,içinden geçebilirdiniz...beni görmedi ,bende ona hiç yaklaşmadım,sınırı geçmedim,sadece izledim..vicdan muhasebesi hiçbir hesaba benzemezdi,hiçbir aritmetiği yoktu,ne toplar neçıkarır nede çarpardınız,uyduramazdınız sayılara,işaretlere...iki elin arasına başını alan insanlar vardırya bu duruş en kötü en zor anların ifadesidir,oda bu haliyle dondu kaldı,ona yardım edemezdim,ben görünmezdim,isteseydim belki olurdu ama neyse....aynaya baktı sonra uzaktan yaklaşmaya başladı yavaş yavaş,plansız yapılan eylemlerdi bunlar....kendini gördü sonra öyle bir gördüki korktu aynadaki görüntüsünden...sadece kendisiydi ordaki dupduru öylece ona bakan...maskesi yoktu,çıplak gibi hissetti kendini,midesi bulanıyor,başı dönüyordu,daha önce hiç hissetmediği bir acıydı bu..yere düştü,yığıldı,cenin pozisyonu aldı küçüldükçe küçüldü,nokta kadar oldu........ben senin nefesinim ben senim demek istedim küçük noktaya ama konuşamazdım onunla bu yasaktı...şimdi başka öyküler yaşamalıydı küçük nokta başka bambaşka.......



sağırım,dilsizim,yüzgeçsizim,nefessizim,anlamsızım,yanlızım...ben küçük bir balığım...çirkin bir balık,sahibsizim...bu koskocaman okyanusun içinde kaybolmak istiyorum(gülüyorum bu fikre)yada oltanın birine yakalanmak...şu geçen sürüye bak hep birlikte yüzüyorlar. gayret etsem benimde böyle bir sürüm olabilirmi?küçük balık ben senin nefesinim ha gayret,iste yeterki sakın pes etme bütün bir okyanus kadar olabilirsin...

2 Ekim 2009 Cuma

ben joe


iki dünyanın arasında sıkışıp kalmak?gerçekler ve hayaller..gerçekler midemi bulandırıyo,başımı döndürüyo o an yok olmak istiyorum..adımı,nerde yaşadığımı,neye benzediğimi,kim olduğumu,hatta var olup olmadığımı bilmeden küçücük bir nokta olmak istiyorum..öyle bi noktaki sıfır noktasında asılıp kalmış,ve hiç olmamış silik bi nokta..tuvalete gittim bugün ve uzun süre düşündüm..ben jo,var olduğumu anladım ve canım sıkıldı..ozaman herkeze gülümsemek zorundaydım,somurtmam yasaktı,bencillik yapmam,işten kaçmam,mızıkçılık yapmam,kaçıp gitmem yasaktı..gerçeklerin bir bir yankılandığı bok çukurumda mutluydum,şarkı söyledim,bisürü beste yaptım sesimi dinledim ve hoşuma gitti..nezaman tuvalette yada banyoda şarkı söylesem kendime bir hayal kurdum..diğer dünyayı ziyatere gidiyordum ve orada konserler veriyordum benim gibi bok çukurunda kalmış insanlara serenatlar düzüyordum..daha uzun süre kalmalıydım,içimi bozmalıydım ama diğer dünyaya dönmemeliydim..artık benim için zaman kavramı değişmişti hayatımın önemli bölümünü tuvalette yada banyoda geçirir olmuştum..insanlarla hiçbir bağım yoktu..ben ve diğer dünya ya ziyaretlerim..banyoda dört saatimi harcıyorum iki saat yıkanmam sürüyor okadar yavaş yapıyorum ki bu işlemleri hiç bitmesin istiyorum..sonra aynanın karşısına geçip konserime başlıyorum..ben joe sizlerleyim..hey ayna,perdeler,musluk,küvet,diş fırçası,jilet hoşgeldiniz..jilet gözüme iliştiğinde şarkımı yarıda kesip ona benden ne istediğini soruyorum..neden hep neden beni ele geçirmeye çalışıyosun..seni elime almamı ve canımı yakmamı istiyosun..ve ara bitti konsere devam..seyircilerime iki damla göz yaşı ve bi çığlık..ben joe tuvalete gitmeliyim dayanamıyorum..

1 Ekim 2009 Perşembe

gerçeğe ve düşlere yolculuk yapmak ...



gitmek istiyorum dedi.sonra kalsaydın dedim..yapamam dedi..gitmeliyim..nereye dedim?bilmiyorum.
Kendini kuş sanıyomuş,kuşlarıda insan hep bana bağırıyolar diyor,korkuyorum..hayalin varmı dedim..uçmak dedi..ama sen kuşsun dedim uçabilirsin..uçamam dedi korkuyorum, zaten kanatlarım eksik havalanamam...ya o insanlar dedim neden sana bağırıyorlar?kalk diyorlar bana gitmemi istiyorlar ama gidemem...insanmıydı,kuşmuydu,cücemiydi,yaratıkmıydı,cinmiydi,şekilli şekilsiz yamuk yumuk bişiydi....üşüdüm ve canım onu öylece bırakmak istedi,oradan asla ayrılamıyacağını bilerek..kuşmuş,kanadı kırıkmış uçamazmış,adım dahi atamazmış..ben gittim çünkü üşümüştüm..sonrada bi haber duydum orada ölmüş...aslında sapasağlamdı ,hiçbişeyi yoktu dediler..dağ gibi adammış..bi adım dedim bi adım atsaydı,önce yürücekti,takılıp düşücekti belki ama sonra uçucaktı..yapamadı uçamadığı için öldü dedim..kimse anlamadı açlıktan donarak ölmüş o dediler...hayır dedim o kuştu ve uçamadı..