Hakkımda

Fotoğrafım
İçinden geldiği yöne gitmek , düşünmeden yazmak hiç kolay değildir.. İçinden geçenlerin şerefine...

18 Mayıs 2010 Salı

...........

bi böcek gibi yaşamıcaksın hayatı
kendi toprağının altında sıkış sıkış
üst üste nefes alamadan
yaşamak için yaşamıcaksın

sırf doyabilmek için yemiceksin mesela
neyersen ye hazzını alıcaksın
tadını ayırıcaksın belkide sana başka diyarları anımsatıcak
simitinin kokusu
ozaman ellerine sağlık olucak işte
yüreğine sağlık

anne olmuş olmak için doğurmayacaksın dünyaya
sırf seni sevsin diye büyütmeyeceksin
yemedim yedirdim,giymedim giydirdim diyip laf sokmayacaksın
çoğalmak için bölünmeyeceksin yada
sevgili olmaktan vazgeçmeyeceksin

okumuş olmak için yığınla paralar savurmayacaksın
anlamadığın halde hergün aynı sıralarda zaman öldürmeyeceksin
hiç yapmayacağın işin eğitimini almayacaksın
belkide belkide dünyayı anlamaya çalışacaksın..

kim sana ne anlatırsa anlatsın
bilirim ki sen yinede kimseyi dinlemeyeceksin
senin doğruların olucak,senin inaçların
kendi hayatının peşinden iz süreceksin

iyide olsa kötü de olsa var olduğun için yaşayacaksın
ne kadar zaman sürerse sürsün
yaşadığının zamanın en iyisi olacaksın
hiç birşey boşa gitmeyecek hiç bir anın.......
2010

tota.......


totaya

hayatıma yıllar önce biri girmişti..adı valentina matinyan..ben onu tanıdığımda 70 yaşındaydı..uzun boylu,iri gözlü saçları kısacık ve bembeyazdı..güçlüydü,umutluydu,sevecendi,sevgidoluydu..herkezin annesi gibiydi...terziydi o yada ondan daha fazlasıydı..dikemeyeceği hiç bir model yoktu..yaşının ilerlemiş olmasına rağmen gençlere taş çıkaran bi zindeliği enerjisi vardı..yüzünde okadar çok anlam vardıki.kendini yaptığı işe kaptırdığı zaman mutluydu çünkü ozaman baka hiçbirşey düşünmezdi,geçmişi düşünmezdi,bikaç saat sonrasını düşünmezdi..ama eğer yapıcak hiçbişeyi yoksa işte ozaman hemen bizim yanımıza gelir anlatmaya başlardı..eskileri,anılarını,gençliğini,bütün ölmüş olan çocuklarını,ermenistanı,evini,burada birlikte yaşadığı gelinini,torununu,küçücük evini,borçlarını,hastalıklarını,ve fıkralarını..konuştukça herşeyi baştan yaşardı ve ağlamaya başlardı,ona sımsıkı sarılıp acısını hafifletmeye çalışırdım..ama mümkün olamazdı,geri gelemezdi ölen üç oğlu,geçen zamanı...hayatı boyunca çalışmış,hiç dinlenmemiş,yaz kış koşturmuş durmuş..hep birilerine bakmış,hep ayaklarının üstünde durmuş tota..ben ona tota diyorum tota ermenicede abla dmek..tatik de derdim..bana ermenice küfürler öğretirdi bende ona söylerdim gelene geçene şaka yapardık..gülerdik birlikte...tatik patik,çal havik..çehovu bilirim derdi,tolstoyu bilirim,destoyevskiyi bilirim..onları tanırım derdi..ben bikere ona sonyayı oynamıştım çehovdan..ağlamıştı..neyapabiliriz yaşamak zorundayız....sonra dinlenicez,dinlenicez,dinlenicez....hayır o dinlenemedi hemde hiç...hep çalıştı hep çalıştı..ölmeden bi hafta önce bile çalışıyordu..mide kanseriymiş çok ilerlemiş hastalığı tatikin..ama o halde devam etti hayatına...bana ermenice bi yazı yazmıştı..sana inanıyorum demişti sen çok başarılı olucaksın..ama neyazdığını söylemedi..bende hiç anlamadım..saklıyorum..neden yazdım bunları çünkü onu çok özledim...totaydı o ..ermeniydi..insan gibi insandı..dostdu..anneydi..melek di...şimdi onun gibi biriyle aynı keyifli sohbetleri yapmak belkide çok zor...

2010